Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Posta ve Telgraf Teşkilatı AŞ’nin (PTT AŞ) Türkiye Filateli Dernekleri Federasyonu işbirliğiyle düzenlediği “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı Uluslararası Pul Sergisi” Ankara Ulucanlar Cezaevi Sergi Salonu’nda açılışına katıldı.
Bakan Uraloğlu, burada yaptığı konuşmada, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Çoğu bebek, çocuk ve masum sivillerden oluşan binlerce Filistinli şehide duyulan saygının gereği olarak Türkiye’de 3 günlük milli yas ilan edildiğini anımsatan Uraloğlu, insanlık dışı saldırı ve kuşatmadan dolayı büyük üzüntü yaşadıklarını söyledi.
Uraloğlu, şöyle konuştu:
“Filistinli kardeşlerimize yaşatılan bu zulmün bir an evvel sona ermesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Şüphesiz bir gerçek ki Filistin’in tüm İslam alemi nazarında büyük bir manevi değeri vardır. Filistin’in özgürlüğü bizim için bir dava niteliğindedir. Bu davaya Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan ve onun şahsında birleşen aziz milletimiz dışında bu zulmün sona ermesine çok fazla gayret eden maalesef göremiyoruz. Filistin’de yaşanan insanlık dramını ve İsrail’in yaptığı katliamları Cumhurbaşkanı’mızdan başka kimse gerçek manada konuşmaya dahi cesaret edememektedir.”
Filistin topraklarında, yalnızca oradaki halkın özgürlük hakkını değil, aynı zamanda Orta Doğu ve dünya barışını yok eden tarihin en kanlı saldırılarının yaşandığını dile getiren Uraloğlu, İsrail’in, içinde tedavi gören masum sivillerin olduğu hastaneyi vurmasının çatışmalarda en temel insani değerlerin dahi kaybedildiğini gösterdiğini vurguladı.
GERÇEKLERİN TÜM DÜNYAYA AKTARILMASI İÇİN ÇALIŞMALAR YAPACAĞIZ
Bakan Uraloğlu, büyük bir hapishane haline getirilen, tüm giriş ve çıkış yolları kapatılan, dünyadan tecrit edilen ve ölüme terk edilen Gazze’deki Filistin halkına yıllardır uygulanan ambargo ve zulmün yürekleri dağladığını anlattı.
Uluslararası camiayı dinlemeyen ve uluslararası hiçbir sözleşme ve hukuk ilkesine uymayan İsrail’in bölgedeki tüm kitle iletişim mecralarını karartmaya çalışarak Filistin halkının kanı üzerinden kirli oyun oynadığına dikkati çeken Uraloğlu, “Bu noktada Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak söz konusu bölgedeki çatışmaları ve yaşananları dünyaya aktaran Türk gazetecilerin, internet ve iletişim konusunda kesinti yaşamamaları için kullandıkları cep telefonları üzerinden ücretsiz ve kesintisiz iletişim desteği sağladık. Bölgede yaşanan gerçeklerin tüm dünyaya aktarılması için gereken tüm çalışmaları yapmaktan da geri durmayacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
EL-EHLİ BAPTİST HASTASİ İÇİN ÖZEL BİR PUL
Türk halkının her daim Filistin halkının yanında olduğunun altını çizen Uraloğlu, bu durumun gelecekte de devam edeceğini söyledi.
Bugünkü pul sergisinde bu kardeşliğin en önemli kanıtlarından birinin görüleceğini belirten Uraloğlu, “2013 yılında basılan ve üzerinde Mescid-i Aksa ile Sultan Ahmet Camii’nin bulunduğu Türkiye-Filistin ortak pulu, halklarımız arasındaki kardeşliği adeta ölümsüzleştirmiş ve tarihe kayıt düşmüştür. el-Ehli Baptist Hastanesi’nde yaşanan bu elim hadise için tarihe kayıt düşmek adına yeni bir pul daha tasarlıyoruz. İsrail’in bu insanlık dışı saldırısını unutturmayacağız.” diye konuştu.
Uraloğlu, pulun miras, kültür ve kimileri için de vazgeçilmez bir tutku olduğuna değinerek, pulların basıldığı dönemin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel ögelerinden izler taşıdığını aktardı.
PUL BASMAK BAĞIMSIZLIK ALAMETİDİR
Pul basmanın, aynı para basmak gibi bir bağımsızlık alameti olduğunu ifade eden Uraloğlu, pulun adeta bir bayrak gibi görüldüğünü anlattı.
Bakan Uraloğlu, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet’in ilk dönemindeki pul ve gelişmelere de değinerek şunları kaydetti:
“Osmanlı İmparatorluğu 1 Ocak 1863’te ilk yapışkan posta pulunu bastı ve 1875 yılında Genel Posta Birliğinin kurucu üyesi oldu. İlk pul dizaynı Türk hükümdarlık amblemi olan ‘tuğra’ydı. Bu pul İstanbul Matbaasında çizildi ve milletimizin bağımsızlığının yeni bir emaresi olarak tarihteki yerini aldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu Asya’da Rusya’dan sonra yapışkan posta pullarını basan ikinci bağımsız ülke oldu. 1923 yılında Cumhuriyet’imizin kurulmasıyla birlikte de postacılık hizmetleri çok daha modern bir hale geldi ve Türkiye kendi posta pullarını ustaca dizayn edip üretmeye devam etti. PTT tarafından basılan pullar, vatandaşlarımızın özenle yazılmış mektuplarında yer almanın yanı sıra basıldığı dönemin önemli olay ve gelişmelerini de gelecek nesillere aktaran tarihi bir belge niteliği taşımaktadır. Şimdi Türkiye Yüzyılı’nın başlangıcında, 29 Ekim’de Cumhuriyet’imizin ilanının 100’üncü yılına özel tasarlanan ‘100’üncü Yıl Pulu’muzu da müze koleksiyonumuza ekleyerek, vatandaşlarımızın ilgisine sunacağız.”
patronlardunyasi.com